7 Mart 2024 Perşembe

ETİK Mİ AHLAK MI?


İnsanın yapıp etmelerinde karşımıza çıkan iki tür alan var. Birincisi ve elbette en genel olanı ahlak. ikincisi ise genellikle ahlak ile karıştırılan ve daha az bilinen etiktir. Ahlak günlük yaşayışımızda kültür aracılığıyla, sosyalleşme sürecinde aktarılırken, etik daha üst düzey bir biliş etkinliği gerektirir.
Asıl sorulması gereken şey de tam olarak burada karşımıza çıkar. Ahlak gündelik yaşamımız içinde yer alan yapıp etmelerimiz kontrol ederken ve bunun yanı sıra baskı unsuru olurken bireyin iradesini hiçe saymakta mıdır? Evet, açık seçik bunun böyle olduğunu söyleyebiliriz. İşte tam bu noktada ahlak ile etik alanındaki yapıp etmelerimizin ilk farkına, ayrımına tanıklık ediyoruz. Ahlak toplumun yaşayışımızın konusu iken etik felsefenin konusu olur. Yani az önce ifade etmeye çalıştığımız şey de şu olur:
Ahlakın baskıcı, kural koyucu yanı söz konusudur. Etik ise, bu açıdan bakıldıkta bireyin özgür iradesinin bir ürünü olur. Peki, o halde hangi bireyin eylemi etik alanına giren eylem mahiyeti taşıyacaktır? Bu kanımca belli bir tür entellektüel birikim taşıyan ya da bireysel aydınlanma yaşayan bireylerlerin eylemleri etik eylem alanına girecektir demeye gelecektir. Neden? Çünkü özgür irade gibi , bireyi birey yapan öz nitelik olmadan etik eylemin birey tarafından ortaya konması mümkün olmayacaktır. Özgür iradeye sahip bireylerlerin ortaya koyacakları etik eylem,  gizli bir gündemden motivasyon almayacaktır. Bu tür bireylerin ana motivasyon kaynağı insanlık değerleri olacaktır. 
Şimdi şöyle bir örnek üzerinden konuya daha fazla açıklık kazandırabiliriz. Köy meydanından geçerken bir kazaya tanıklık ettiniz. Tanıdık olsun olmasın ayıplanma korkusuyla durup kaza yapan kişiye yardım ettiğinizde ahlakın amaçladığı eylemi yerine getirmiş oluyorsunuz. Akrabanız olduğu için durmanız, ya da sevap kazanmak için bu eylemi yapmanız da onu etik eylem katına çıkmasına yardımcı olmayacaktır. Şimdi aynı örneği resmi ilişkilerin geçerli olduğu kent yaşamına getirelim. Kentin bir yerinde tanıklık ettiğiniz bir kaza için durmanız, gizli bir gündemi olmadan(sevap veya başka bir şey) kaza yapan insana yardımcı olmanız pekala söz konusu olabilir. Buna benzer bir olay yaşandı geçenlerde. Kazada kendi sorumluluğu olmamasına rağmen kazazadeye yardımcı olan insanlardan biri hemşire olan eşimdi. Olayı ondan dineldim. Durup kaza yapan gence yardım ettiklerini ve ambulans gelene kadar da oradan birkaç kişiyle ayrılmadıklarını anlattı. Bu olmuş bitmiş eyleme baktığımızda, insanın değer koruma amacı (insan yaşamı) dışında bir amacı olmadığından etik eylem olarak pekala değerlendirebiliriz.  Bu konuda can alıcı bir noktayı da yeniden anımsatmakta yarar var. Eğitim sonucunda bireyin özgür iradesini gereksinim duyduğunda işe koşması söz konusu olabilmektedir. Burada seçim tamamen bireyindir. Bu tür eylemler, üstünde ahlaki gibi herhangi bir baskı hissetmeden, kendi seçimi ve özgür iradesi sonucunda ortaya konmuş eylemlerdir. Ahlak mı etik mi? sorusuna daha derinlikli bir yanıt bulmak için, görselini paylaştığım hocam İonna Kuçuradi'nin Etik adlı yapıtına başvurabilirsiniz. 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder