18 Mart 2024 Pazartesi

BENİM FİLMLERİM

 

Benim filmlerim, dediğim şey şu. Benim estetik zevkime hitap eden filmler. Aristoteles’in dediği gibi sadece bilgilendirme değil, arındırma(katarsis) işlevi de gören filmler bunlar. Yaşamla ilgili belli bir insanlık problemini, ilişkiler arası varoluşsal veya etik boşlukları bulup açığa çıkaracak gözlemci bir film. Bana yaşama felsefece bakmamın güzelliğine yeniden beni ikna edecek bir film. Görülenin arkasında bir görülmeyenden söz açan bir film.

Uzun süre önce seyrettiğim bir filmi yeniden seyrettim. Adı Köprü Üstü Aşıkları. Leos Carax imzalı bir film. Filmin usta oyuncuları arasında hepinizin tanıyor olduğunu düşündüğüm Juliette Binoche var. Çikolata (yapım yılı 2000) filminden bu yana onun hayranıyımdır.
Film yaşamda şanssız olan kaybedenleri (loser) merkeze alıyor. Bu film eziklerin filmi. Bile isteye düzenli yaşamından kopup bir loser olmayı seçen Michele (Juliette Binoche) ile Alex’in(Denis Lavant) hikayesi bu. Umutları, dağılmışlıkları, ötekileştirilmişleriyle yönetmenin önümüze koyduğu sarsıcı bir hayat.

Juliette Binoche’nin enfes oyunculuğu beni şaşırtmadı. Ama ilk kez oyunculuğunu seyrettiğim Denis Lavant beni ustalığıyla kendine hayran bıraktı. Ne yaparsam yapayım, Alex’e bakarken sanki Notre Dame Kamburu olan Quasimodo aklımdan hiç çıkmadı. Alex oyunculuğuyla bana sadece onu hatırlatmadı. Bunun yanı sıra kurgu dünyamın karakterlerinde yeni bir Quasimodo’ya yer açmama neden oldu.

Bulunduğumuz tabaka güven verir. Konforlu alanını terk etmeyi düşünmeyiz asla. Dolayısıyla kaybedenlere kulak vermeyi aklımızın ucundan bile geçirmeyiz. Dünya bizim etrafımızda döner. Oysa Leos Carax bu algımızı filmin sonunda paramparça eder. Film bittiğinde o konfor alanının bir lanet ya da gerçekliği gizleyen bir metrix olduğunu fark edersiniz.  



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder