19 Mayıs 2024 Pazar

BİR VAROLUŞ BİÇİMİ OLARAK ŞİDDET

Türlü varoluş biçimleri var. Peki, şiddet bir tür varoluş biçimi olabilir mi?
Eğer Geist Hegel'in söz konusu ettiği biçimde kendini tarihte açığa çıkarıyorsa durunm vahim. Çünkü insanlık tarihi bir biçimiyle şiddetin tarihidir. İnsanın özgürlük veya başka bir şey için türünü soykırıma uğratmasıdır. En azından bu, insanın insana rağmen varolma çabasıdır.
Kıyamet diye çevrilmiş olan Apocalypse Now adlı film, benim için Full Metal Jacket(1987)' den daha ayrı bir yerde duruyor. Biraz daha üst rafta. Çünkü söz konusu Kubrick filmi mizah dozu içeren bir film. Kıyamet ise daha derine inmek adına mizah yerine şiirden, sanattan, psikolojiden, bir ölçüde felsefeden yararlanıyor.
Sonda söylemek gerekeni şimdi söylemek istiyorum. Kıyamet filmi, insanın ne yaparsa yapsın o ilkel yanının ürünü olan şiddetten kurtulamayacağını gösteriyor.
Bu haklı bir eylem midir?
Film bunu da sorguluyor. Cappola'nın derine inen analizleri var filmde.
İyi ve kötü olmanın bir zorunluluk olduğunu,ama ne yaparsak yapalım kötü olmak dışında insanın başka bir seçeneği olmadığını filmin sonunda ordu kaçağı, kaçak albay Kurtz'u, her ne kadar saf değiştirmiş olsa da görev adamının Kurtz'u öldürmesinde görüyoruz.
Dünyaya doğamız gereği cinsellik ve saldırganlık dürtüleriyle gelmek bir tür amour fati( yazgı sevicilik) durumuna sokuyor bizi. Çünkü insan şiir, genelinde sanata rağmen şiddet uygulamayı bırakmıyor. Şiddet burada vicdanı rahatsız eden, ama öte yandan varolmanın bir koşulu olarak açığa çıkan bir paradoks, davranış bozukluğu, bir amour fati oluyor 
Evrimin yazılım mühendisliği, şiddet bağlamında bizi bir Sisyphos'a dönüştürüveriyor. Şiddet eylemi, yaşamımızın bize soluk aldıkça dayattığı bir özel anlamlar dizisiyle meşruluk kazandırılabilir olan bir şeye dönüşüyor.
Filme dönersek, filmdeki öldürme görevi söz konusu ettiğim gibi bir vatani görevi oluyor. Orada bizim meşru savaşımıza gölge düşüren bir eski ordu mensubu var. Onun bertaraf edilmesi gerekiyor.
Albay Kurtz savaşın bir varoluş amacı olmadığını, bunun ilkel bir dürtü ile toplumsal eşitsizliğin kaynağı olarak ortaya çıkmış olabileceği fikrine erişmiştir. Bu kısmi bir aydınlanma durumu, çünkü albay Kurtz kelle kesmeye devam ediyor. Bu da savaşın anlamsızlığı kavrayışını beraberinde getiriyor. Geriye kalan tek şey, savaş olgusuna karşı çıkmaktır. 
Ama bu kısmi aydınlanma şiddetin insan hayatından çekilebilir bir şey olduğu anlamına gelmiyor. İnsanlık tarihi, şiddet öznesi olarak insana yer açmaya devam edecektir. Şiddet burada artık bir tür varoluş biçimine dönüşmüştür.
Filmin bütçesi, oyunculuk, estetik düzeylerinin yanı sıra şiddet sorunsalı ve onu ele alış biçimi, taşıdığı argümanlar bakımından bu film, bir  sinema klasiği olarak anılmayı hak ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder