16 Şubat 2024 Cuma

JANİNE



Alber Camus'un Sürgün ve Krallık* kitabının ilk öyküsü olan Aldatan Kadın adlı öyküde rastladım Janine 'ye. Öyle tanıdık geldi ki bana Janine.Sanki kum fırtınasına tutulmuş, çölü aşmaya çalışan bir otobüste ona kaçamak bir bakış atmıştım. O sıra kocası Marcel anlamsızca önüne bakıyordu. Benim üstümde Fransız askeri üniformam vardı. Sonra otobüs yerleşim yerine vardığında, kocası ticaret yaptığı Araplar için, Bunlar kendilerini Tanrı zannediyor, dedi sitemle. Alışveriş bitti. Yorucu bıktırıcı bir gün ertesinde otel penceresinin perdesini koca bir çöl üstüne kapattı Janine. Oda çok soğuktu. Kocası yatağa girer girmez uyudu. Janine onunla karanlıkta seviştiği anları anımsadı. O an bir şey oldu ona. Kendinin kim olduğunu bilemedi. Sahi Janine kimdi? Orada o an ne işi vardı? Ayağa kalktı. Dışarı çıktı. Amaçsız koşmaya başladı. Çöl sessizce onu gözlüyordu. Soluğu tıkanana kadar koştu Janine. Yıldızlar kayıp çöle düşmeye başlamıştı. Gözlerinden yaşlar akıyordu Janine'in. Onu hangi ses çağırdı bilemedi. Belki benim sesimdi onu çağıran. Hani otobüste istekli bakmıştım ona.Alıcı gözlerimi ondan çekmemiştim ya. Neyse Janine koşarak otel odasına geri döndü. Hala ağlıyordu.
Kocası sesine uyandı. Homurdandı. Buna karşılık Janine, 'Bir şey yok, canım,' diyordu,' bir şey yok.'

Sürgün ve Krallık, Albert Camus, çev. Tahsin Yücel, Can yay., 1996

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder