27 Mart 2023 Pazartesi

DEPREM II

DEPREM II

Kendime ait yaşamın sınırları neresidir? Minimalist bir yaşam daha çok mutluluk getirmez mi? Kırk yıllık emeğimizi bağladığımız ev kırk üç saniyede elimizden kayıverdi. Üstelik sigortamız da yok. Canımızı kurtarmayı en büyük kazanç sayıyoruz. Ayaş’tan kakıp Adana ‘ya döndüm. Dönüş yolu hüzünlüdür. Eğer başınızı sokacak bir yeriniz kalmamışsa geride. İçinizi bir yalnızlık kaplar. Size ait bir ev değil, artık bir oda bile yoktur. Felsefe dersi anlatmaya başladım. Sözcükler üzerinden yaralar sarmaya çalıştım. Sonra kitap okumaya başladım. Yuval Noah Hararı’nin Sapiens adlı kitabının sonunda Sapiens türü için ayrılık çanlarının çaldığını ifade eden sorular vardı. İnsan makine tür olarak nereye yerleşebilecekti? Gidiş nereyeydi? Sonra Osamu Dazai’nin İnsanlığımı Yitirirken adlı kitabını okumaya başladım. İpeksi bir anlatım gibi akıyordu tümceler. Ses tınısı öyleydi. Sesleniş de. Ama o anlatım, seçili sözcükler iç kanatıyordu. Öyle gerçekçiydi ki… “Utanç dolu bir hayat yaşadım,” diye başlıyordu kitap. O utanmanın ufkunda gezmeye başlıyordunuz. Oldum olası Japon edebiyatını severdim. Tanışıklığım üniversitede öğrenciyken  Yasanuri Kavabata ile başladı. Kazuo Ishiguro sonra Haruki Murakami ile devam etti. Özellikle Haruki Murakami en çok etkilendiğim yazar olmuştur. Osamu Dazai’yi de okurken Japonların yaşama farklı bakışının edebiyatına hayranlığım daha da arttı. Deprem sonrası yaralarımı sararken bu iki kitap çok büyük destek sağladılar.  

Okumak çaresizliğime bir parça ışık düşürdü diyebilirim. 


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder