Sayın Editör,
Öykü yazmak dışında başka bir uğraşım daha var. Öğretmenim.Yirmi ikinci yılımı devirdim. Yirmi iki yıla ne mi sığdırdım?
Sorular.
'Burada ne yapıyorsun?'
Sorusundan ontoloji kurduk öğrencilerimle.
Ardından, 'Ben kimim. Kimim ben?' sorusuyla ontoloji ile epistemolojiye uzandık. 'Ben' olmanın bilgisel temeli nedir?
Bu bilgiyle nasıl varlık oluruz?
Doğrusu ben soru sormanın ilk ateşleyicisi oldum. Arkası gelmiştir. Okumadan yazamam ya! Okudum. Çantamdaki kitabı hep masaya koydum. 'Çarpmaz,' dedim,
'Açın bakın!'
Böyle böyle kurdum meslek yıllarımı.
Bugün bana gelen Gülsüm'ün, Naz'ın, Sinan'ın, Gizem'in, Dilara'nın, Açelya'nın ve diğerlerinin telefon ve iletilerini hep bu
ilk sorunun bir devamı olarak gördüm.
Öğretirken öğrenciden öğrenmek güzeldi ve çıraklık ancak ustalık getirirdi.
Buna hala içten inanıyorum.
24 Kasım 2018 Cumartesi
İstanbul Güncesi III
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)