Sayın Editör,
Gün kaosa geliyor. Ama biz bunun içine günlük işlerimizi koyuyoruz. Bu da yaşamın anlamı şeklinde bir yanılsama doģuruyor.
Oysa anlamı çoktan yitirdik. Gördüğümüz bir gündüz düşü, başka deģil.
Bazen kimliklerimiz bizde dehşet duygusu uyandırıyor. Bunu görme cesaretimiz yok artık. Çünkü biz bizi yitirdik.
Bulmak iş değil. Bulmanın da bir anlamı yok.
Bulmayı maddeleştirdiğimiz ölçüde kaybolmayı kutsadık.
Sonuca gelirsek. Sonuç yok. Hala bir öncülden düşmedik.Düşmeye de niyetimiz yok.
Biz böyle iyiyiz, bizim için yeterince dibe batırıcı.
Bataklıkların içinden soluğumuzu bitirmeden çıkmaya niyetimiz yok bu yüzden.
20 Eylül 2018 Perşembe
İSTANBUL GÜNCESİ II (GÜN KAOSU)
18 Eylül 2018 Salı
İSTANBUL GÜNCESİ I
Sayın Editör,
İstanbul'da yaşam trafik gibi akıyor. Ne zaman takılacağı ne zaman akacağı belli olmayan zamanlar bunlar.
Buraya gelir gelmez eski anılardan iz aradım.
Bu çok gerekliydi.Özellikle oğul oğul can oğul, diye sevdiğim Berkay'a Avcılar'ı gösterirken nasıl da heyecan bastı. Anlattım.
Bu sokakta ilk aylarını yaşadın.Bakıcın Firdevs.
Aa, nasıl da yeşil bir mahalle burası. Denizköşkler.
Sonra deniz kıyısına vardığımda martılar hala oradaydı. Park yeşildi.
Acıbadem Bakırköy hastanesinde doğan oğlumu, Acıbadem Atakent hastanesine bırakıyorum. Katater takılacak. Sonrası yaşama dahil bir acı sağanağı.
O gece ağmur yağıyor. Sabaha kadar.
Şimşek buralarda farklı çakıyor.
Toprak kokusu.
Caddeler yürümek istiyorum.
Upuzun caddeler...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)